İttihat ve Terakki’nin Gizli Yüzü
Teşkilât-ı Mahsusa
Diğer
devletleri zayıflatmak ve hassas taraflarını kullanmak amacıyla geçmişten
günümüze devletler istihbarat çalışmalarına büyük önem vermişlerdir. Savaşların
kazanılmasında olduğu kadar barışında korunmasında istihbaratın rolü büyüktür.
Osmanlı İmparatorluğu’ da bu gerçeği dikkate alarak özellikle gerileme ve
parçalanma döneminde istihbarata büyük önem vermiştir. Özellikle II.Abdülhamit
istihbarat işlerini bizzat yönetmiş ve Yıldız İstihbarat Teşkilatını kurmuştur.
Fakat batılı devletlerin hedefi haline gelen bu kurum II.Meşrutiyet’ in
ilanından sonra bir çok kuruluş gibi dağılmıştır. Doğan istihbarat eksikliği ve
bölgede gelişen olaylar kuvvetli bir istihbarat teşkilatına ihtiyaç olduğunu
göstermiş ve I.Dünya Savaşı başlamadan önce Teşkilât-ı Mahsusa kurulmuştur. Çeşitli
bilgilere göre Teşkilât-ı Mahsusa 1911 den itibaren etkinlik göstermiştir.
Kuruluşu
Teşkilât-ı
Mahsusa İttihat Terakki bünyesinde kurulan gizli bir servistir. Kurucusu
Harbiye Nazırı Enver Paşa’dır . Kaynaklara göre teşkilat merkezi Nur -i
Osmaniye de Tasvir- i Efkar matbaasının karşısındaki 23 numaralı binadır. Bu
teşkilatın başkanlığını sırasıyla kuruluştan 15 Nisan 1915 e kadar Süleyman
Askeri Bey 24 Mayıs 1915-31 Ekim 1918 yılları arasında Ali Bey Başhampa ve 5
Aralık 1918 e kadar Hüsamettin Ertürk yapmıştır.Fakat Hüsamettin Ertürk
teşkilatın her döneminde çok etkili bir isim olmuştur.
Politikası
İttihat
Terakki’nin İslamcı ve Türkçü politikası Teşkilât-ı Mahsusa’ nın da temelini
oluşturmuştur. Hatta Teşkilât-ı Mahsusa İttihat ve Terakki’nin Pan-İslamizm ve
Pan-Türkizm politikalarının somut örneklerinden biridir. Kuruluş amacında İslam
devletlerinin büyük bir tehdit ve baskı altında olduğunu belirten kurum,
Şarklıların birleşmesi ile bitmez ve yıkılmaz bir kale haline dönüşeceğini
belirtiyordu. Şarklılar ittifak ederse Garplıların planları tehlike altında
kalacaktı ve bunun için Teşkilât-ı Mahsusa gibi bir kuruma ihtiyaç olduğuna
değiniliyordu.
Teşkilât-ı
Mahsusa I.Dünya Savaşı’nda oldukça geniş bir cephede faaliyet göstermiştir. Doğu
Anadolu ve Kafkasya’ya Afrika içlerine, Hindistan’ a, Türkistan’ a, Rusya
içlerine kadar bu teşkilat tarafından ajanlar gönderilmiştir. Teşkilât-ı
Mahsusa’ ya yöneltilen eleştirilerin başında da bu kadar geniş bölgeye
yayılarak boyundan büyük işlere kalkıştığı gelir. Devrin seçkin ve aydın
subaylarını içinde barındıran teşkilat I.Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin
yenilmesi ile lağvedilmiştir. Fakat bilinen gerçeğe göre teşkilatın faaliyetleri
gayri resmi devam etmiştir. Mit kayıtlarına göre; Mütareke’ den az sonra 5
Aralık 1918 tarihinde, Teşkilât’ ın başına getirilecek olan Hüsamettin Ertürk,
İttihad ve Terakki’nin üst düzey yöneticilerinin İstanbul’u terketmelerinden
birkaç gün önce Enver Paşa’nın Kuruçeşme’deki yalısında gerçekleştiğini
belirttiği bir görüşmede, Enver Paşa’nın konuya ilişkin talimatını şöyle
nakletmektedir:
“Şimdiye
kadar vekâleten bakmakta olduğun Teşkilât-ı Mahsusa’ya bundan sonra riyâset
edeceksiniz. Teşkilât-ı Mahsusa’ yı resmen lağvedeceksiniz, fakat hakikatte bu
teşkilât asla ortadan kalkmayacaktır. Teşkilât-ı Mahsusa’ nın bundan sonraki
ismi “Umûm Âlem-i İslâm İhtilâl Teşkilâtı” olacaktır.
Teşkilatın Mustafa Kemal ile ilişkisi
Teşkilât-ı
Mahsusa hakkında 1963 yılında tez yazan Philip H. Stoddard’ ın Eşref Kuşçubaşı’
ndan aldığı teşkilat listesinde de görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucusu Mustafa Kemal’in de teşkilatla ilişkisi olmuştu. Mustafa Kemal’in
teşkilatla ilişkisi Trablusgarp Savaşı’nda mahalli milisleri örgütlemekle
başlamıştı. Mustafa Kemal daha sonra Enver Paşa ile olan ihtilafı nedeniyle
teşkilata biraz mesafeli durmayı tercih ediyor. Orhan Koloğlu’nun belirttiğine
göre de Enver Paşa Trablusgarp’ta Bedevi Araplarla bir İslam imparatorluğu
kurabileceğini raporlarına yazarken Mustafa Kemal dönemin genelkurmayına
bedevilerle hiç bir iş yapılamayacağına dair bir rapor gönderiyordu. O dönemde
teşkilat henüz kurulmamasına rağmen fiili olarak görev yapıyordu.
Milli Mücadele’ye katkısı
Teşkilat
kapandıktan sonra çalışmalarına Anadolu’ya silah ve asker geçirerek devam
etmiştir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da oluşturulan Kuva-yi Milliye ve
Müdafaa-i Hukuk gruplarının önde gelen liderlerinin hemen hepsinin Teşkilât-ı
Mahsusa üyesi olduğu bilinmektedir. Mustafa Kemal’in faaliyet ve kongrelerine
destek veren teşkilat Milli Mücadeleye büyük katkılarda bulunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder