SOVYET-TOTALİTER MEDYA KURAMI
Sibert, Peterson ve Schramm’ın 1956
baskılı “Four Theories of the Press” (Basının Dört Kuramı) adlı kitabı, soğuk
savaş yıllarında yüzbinlerce basılmış ve dünyanın dört bir yanına dağıtılan
kitabın yazıldığı dönemin koşullarına göre içerdiği bir kuramda Sovyet-
Totaliter Medya Kuramıdır. Kitabın ilk baskısının yapıldığı soğuk savaş
yıllarında tanımlanan dördüncü kuram olan Sovyet-Totatiler Kuram’ a göre
basının asıl amacı Sovyet sisteminin devamlılığına ve başarısına katkıda
bulunmaktır.
Genel olarak basın, devlet tarafından
yönetilmeli ve kontrol edilmelidir. Devletin bir kolu olarak devleti ileri
götürmek için basının varlığından söz edilebilmelidir.(Erkan Yüksel)
Zamanında İtalyanlar ve Naziler tarafından uygulanmasına rağmen SSCB’de
geliştirilmiştir.
Medya, kültür ve ideoloji üreten bir araç olarak toplumda, egemen
sınıfın dünya görüşü uyarınca düşünceyi aktaracağı ve bunun diğer kurumlarca
üretilen ve aktarılan bilgi ya da ideoloji ile genel bir uyum içinde olacağı,
Marksist düşüncenin bütününe uyumlu bir yaklaşımdır. Kuramın temel varsayımları
çerçevesinde sansürün kabul edildiği ve devlete karşı işlenen suçlardan dolayı
basın mensuplarının cezai sorumluluk taşımaları meşru görülmektedir. Sosyalist
devlet anlayışında sınıf ve iktidar kavramları ayrı konumlanmıştır. Devlet
iktidarı belirlemekte, iktidar ise, temel üretim araçlarının mülkiyetine sahip
olan işçi sınıfın tekelindedir. Temel üretim araçları ise kamusal mülkiyet
altındadır. Ekonomik yaşam herkesin uyması gereken merkezi bir yapıya bağlıdır.
Siyasal yaşam ise, Komünist Parti’nin düzenlemesi altındadır. Devletin resmi
ideolojisi olan tarihsel maddecilik ve diyalektik maddecilik gerektiğinde zor
kullanmayı meşru saymıştır.
Başarıya katkıda
bulunmak, özellikle parti diktatörlüğünü ve Sovyet Sosyalist sistemini
geliştirmek amaçlanmıştır.
- Sadık ve Ortodoks parti
üyeleri medyayı kullanma hakkı edinen kişiler olmuşlardır.
- Medya; devletin gözetimi ve ekonomik politik gelişimi
ile kontrol ediliyor.
- Taktiklerden ayırt edilen parti hedeflerinin
eleştirilmesi yasaklanmıştır.
- Kamusaldır.
- Devlet malı olan ve yakından kontrol edilen medya
sadece devletin otoritesi olarak vardır.
- Siyasal ve kültürel alanda alıcılardan daha çok egemen
güçlerin hoşuna gidecek yayınlar yapmak, -otoriteci gücün kontrolündeki medyanın
asıl hedefidir.
Kitle iletişim araçlarına
özellikle kültürel alanda belirli rol, işlev sorumluluk düşmektedir. Otoriter
rejimin izin verdiği çerçevede halkın norm ve değerlerini, gerçeklik anlayışını
hayat tarzını yönlendirmek medyanın en önemli işlevlerinden birisidir.
Bu kurama göre Sovyet Komünist Teorisi altında devlet sahibi olduğu kitle iletişim araçlarını doğrudan kontrol eder. Sovyetler Birliği dönemindeki medyaya atfen nitelendirilen kuramda Medyanın temel amacı, hükümetin propaganda aracı olarak hareket etmektir. Medya aslında hükümet için çalışır. Otoriter kuramın dahi daha baskıcı halidir. Devlet politikalarının ve sisteminin doğru olduğu dikte ettirilir. Bunun dışına çıkanlar cezalandırılır. Hükümetin istediği kişileri veya kurumları eleştirir, karalama kampanyası yürütür, övdüğü insanları över. Ruslar, Birlik döneminde halkı yönlendirmeyi, gerçekleri yönetimin çıkarlarına uygun yansıtmayı, en önemlisi de komünizmin yaşamasını Komünist Parti Merkez Komitesi'nin resmi yayın organı olan Pravda gazetesiyle yaptı. Rusya’nın hala Pravda sistemini sürdürdüğünü söyleyebiliriz.
PRAVDA
SSCB öncesi
Gazete ilk kez 1908'de Lev Troçki yönetiminde Viyana'da basılmaya başlanarak, kaçak yollardan Rusya'ya sokuluyordu. 1912'de Petersburg'da gizli bir gazete olarak yayımlanmaya devam edildi. Çarlık rejiminin
polis örgütü tarafından sürekli olarak kapatılan gazete, her defasında başka
bir adla yeniden çıktı.
Pravda gazetesi baskılar nedeniyle birkaç kez adını değiştirmek zorunda
kalmış, Listok Pravdi (Gerçek
Yaprağı), Proletari (Proleter), Raboçi (İşçi)
ve Raboçi Put (İşçi Yolu) adları altında
yayınlanmıştır. Toplam 46 sayısı çıkaran ve Lenin, Stalin ve diğer Bolşeviklerin makalelerine yer veren Raboçi Put gazetesi, 24 Ekim 1917’de Geçici Hükümet tarafından
kapatılmıştır. Aynı gün gazetenin 44.cü sayısı, hükümetin devrilmesi gerektiği
manşetiyle çıkmıştır. Ardından Ekim Devrimi'nden sonra eski ismi olan
Pravda olarak tekrar yayınlandı ve sonrasında, 1918'de, iktidarı alan Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin resmi yayın organı haline geldi.SSCB Dönemi
SSCB'nin dağılmasına değin ülkenin en önemli resmi gazetesi, haber ve eğitim organı olan Pravda, bilim, ekonomi, kültür ve edebiyat konularında, ideolojik yorumlar ve makaleler yayımlıyordu. Ayrıca okur mektuplarına ve onları komünist kuram ve programlar konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan yazılara yer veriyordu. Uluslararası ilişkilerle ilgili haber ve yorumlar, Sovyet dış politikasının sesi durumundaki sesi durumundaki İzvestiya gazetesinde yer aldığından, Pravda'daki dış haberler genellikle yabancı ülkelerdeki iç gelişmelerle sınırlıydı. Az sayıda fotoğraf kullanan Pravda sayfa düzeni ve tipografisiyle de SSCB komünist partisini temsil eden bir yayın organıydı. Ayrıca uluslararası basında yer alan haberler, sansürlü olarak yayımlanırdı. Pravda'da yayımlanan başyazılardan çoğu, rejimin ve komünist partinin resmi söylemleri olduğundan öteki Sovyet gazetelerinde de yayımlanırdı.
Bir başka deyişle basın sadece propaganda ve
tanıtım yapan organ olarak kullanılmıştır. Halkı doğrudan ilgilendiren fakat
devlet için zafiyet oluşturacak haberlerin yayını engellenir. (Örneğin Çernobil
faciası)
Kuramın
temel varsayımları çerçevesinde sansürün kabul edildiği ve devlete karşı
işlenen suçlardan dolayı basın mensuplarının cezai sorumluluk taşımaları meşru
görülmektedir.(Mithat Şahin)
Basın üzerindeki sıkı
devlet kontrolü, basın özgürlüğünün hiç tanınmadığı bir basın rejimi anlamına
gelir. Sansür, en katı haliyle diğer SSCB ülkelerinde uygulanırdı.
Mihail Gorbaçov’un
başlattığı Perestroyka ve Glasnost reformları itici güç olarak basını harekete
geçirdi. Bu dönemde Sovyet ordusunda görevini yerine getirirken hayatını
kaybeden askerler, Aral Gölünün kuruması sonucunda ortaya çıkan ekolojik ve
beşeri sorunlar, Sovyet yönetim biçimini eleştiren yazılar yazılmaya
başlamıştır. Sovyetler Birliğinin zayıflaması ve sonunda dağılmasıyla kuram
geçerliliğini yitirmiştir. Tabi zamanla bu kuram
sadece komünist sistem altındaki medyayı değil,
demokratik alanlarda meydana kötü uygulamaları vurgulamak içinde
kullanılmıştır.
Teknik
olarak şu an hiçbir ülke medyası tamamen Sovyet Totaliter Kuram etkisi altında
değildir. Ancak bazı ülkelerin medya sistemi Sovyet komünist medya sistemine
yakın özellikler taşımaktadır. Buna günümüzde en yakın örnek Kuzey Kore olarak
gösterilebilir. Çin ve Küba’da yakın örneklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder