Medyada Tekelleşme
Tekel ya da monopol, genel anlamıyla ekonomik bir terim
olarak, bir pazarda belirli bir ürün için üretici ya da dağıtımcı olarak tek
bir firmanın bulunması durumudur. Bir monopol, rakip firmaların daha düşük
fiyat koyması korkusu olmadan kendi fiyatını belirleme gücüne sahiptir.
Bu tanımdan yola çıkıldığında medya da bir tekelleşmeden söz
edilemez. Tekelleşmenin medya alanındaki karşılığı gerçekte
oligopolleşmedir. Oligopolü en basit
tanımı ile “ az sayıda satıcıdan ya da üreticiden oluşan gruplar” olarak ifade
edebiliriz. Tahmin edilebileceği gibi oligopoller piyasayı kendi çıkarları
doğrultusunda yönlendirerek daha fazla kar etmeyi ve yanı sıra piyasadaki küçük
ölçekli rakiplerin yok olmasını hedefler. Yani toplumun değil, kendi
gruplarının çıkarlarına hizmet ettiği için olumsuzluk içeren bir kavramdır.
Bu ekonomi terimini medya için kullandığımızda olumsuzluk
daha da vahim boyutlara ulaşmaktadır. Çünkü medya oligopolü, ticari ekonomik boyutlarının
yanı sıra sosyal açıdan da son derece etkili bir oluşumdur. Toplumu
yönlendirecek ve hatta manipüle edebilecek olanaklara sahiptir.
Örneğin; bir medya oligopolü, sahip olduğu mal ya da hizmet
üreten şirketinin dolaylı dolaysız reklamını yapabilir, rakip şirketlerin
ürünlerinin olumsuz yanlarını ön plana çıkararak kendi şirketine avantaj
sağlayabilir. Daha da önemlisi, yine kendi çıkarları doğrultusunda sosyal ve
siyasal alanlarda kamuoyu oluşturabilir. En basit örneği; bir siyasi partiyi
destekler, desteklediği siyasi partinin rakiplerini zımni ya da açık
eleştirebilir ve böylelikle ülkenin siyasetinin oluşmasında rol oynayabilirler.
Oligopolleşmenin Sonuçları
1. Çoğulcu düşünce ortamını engeller: Nasıl otoriter ve totaliter rejimlerde
tek merkeze dayalı yayın,tek yönlü bir felsefeyi kitlelere aktarıp, onları tek
yönlü düşünceye itiyorsa, oligopoller de bunun yerini sınırlı birkaç merkez alarak,
benzer bir işlevi üstlenirler.
2.
Belli bir baskı grubunu, siyası partiyi ya da sivil toplum kuruluşunu destekleyip, kamuoyunun öznel bir biçimde
oluşmasını sağlayarak toplumsal yapıya müdahale edebilirler.
3.
Sektördeki istihdamı olumsuz etkiler: Sahip oldukları güçlü ekonomik yapı
sayesinde teknolojiyi yenileyerek, çalışan sayısını azaltırlar. Satın alarak
bünyelerine kattıkları medya kuruluşları için ortak haber havuzu oluşturarak
muhabir sayısını azaltırlar.
4.
Çalışanların ücret kaybına uğramasını sonuçlar: Öncelikle sendikal
örgütlenmeyi ortadan kaldırarak iş güvencesi ve ekonomik koşullarını sınırlar.
Birkaç oligopolün elinde toplanan istihdam olanağı, çalışanların ekonomik
taleplerinin karşılanmasında olumsuz sonuçlara neden olur.
5.
Her yayın organında üst kademe yazar oluşumuna yol açar: Kamuoyunu
çıkarları doğrultusunda oluşturmak için sektörde tanınan isimleri yüksek
ücretlerle istihdam eder ve bunun karşılığında öngördükleri tarzda yazmaları sağlanır.
Aynı doğrultuda sektör dışından ünlü kişiler ya da kanaat önderleri de bu amaç
için kullanılır. Ayrıca söz konusu üst kademe yazarlar siyasi otorite ile,
iktidar ile iletişim kurarak oligopolün hükümetlerden maddi ve manevi destek
almalarına yardımcı olurlar.
6. Medya dışı sermayenin medyayı
ağırlıklı biçimde kontrol ettiği bir ortamı sonuçlar.
7. Oligopolleşmenin belli bir düzeye
ulaşması, çok uluslu büyük sermayenin iştahını kabartacak ve ulusal medyanın
uluslararası sermayenin kontrolüne geçmesi süreci başlayacaktır.
Kimi
teorisyenler oligopolleşmenin olumlu yanlarının da bulunduğunu
savunmaktadırlar.
1. Sermaye artışı sağladığı için modern,
gelişmiş teknolojilerin transferleri gerçekleşebilir.
2. Ekonomik yönden güçlenen medyanın,
daha nitelikli personel istihdam etmesi olanağı ortaya çıkabilir.
3. Dağıtımın gelişmesi ve yayınların
daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak yatırımların yapılması ile toplumsal
gelişme ve bilinçlenmeye katkı sağlanabilir.
4. Güçlenen medya, siyasal baskılara
karşı daha dirençli hale gelebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder