30 Aralık 2016 Cuma

          İttihat ve Terakki’nin Gizli Yüzü Teşkilât-ı Mahsusa

Diğer devletleri zayıflatmak ve hassas taraflarını kullanmak amacıyla geçmişten günümüze devletler istihbarat çalışmalarına büyük önem vermişlerdir. Savaşların kazanılmasında olduğu kadar barışında korunmasında istihbaratın rolü büyüktür. Osmanlı İmparatorluğu’ da bu gerçeği dikkate alarak özellikle gerileme ve parçalanma döneminde istihbarata büyük önem vermiştir. Özellikle II.Abdülhamit istihbarat işlerini bizzat yönetmiş ve Yıldız İstihbarat Teşkilatını kurmuştur. Fakat batılı devletlerin hedefi haline gelen bu kurum II.Meşrutiyet’ in ilanından sonra bir çok kuruluş gibi dağılmıştır. Doğan istihbarat eksikliği ve bölgede gelişen olaylar kuvvetli bir istihbarat teşkilatına ihtiyaç olduğunu göstermiş ve I.Dünya Savaşı başlamadan önce Teşkilât-ı Mahsusa kurulmuştur. Çeşitli bilgilere göre Teşkilât-ı Mahsusa 1911 den itibaren etkinlik göstermiştir.
  
Kuruluşu

Teşkilât-ı Mahsusa İttihat Terakki bünyesinde kurulan gizli bir servistir. Kurucusu Harbiye Nazırı Enver Paşa’dır . Kaynaklara göre teşkilat merkezi Nur -i Osmaniye de Tasvir- i Efkar matbaasının karşısındaki 23 numaralı binadır. Bu teşkilatın başkanlığını sırasıyla kuruluştan 15 Nisan 1915 e kadar Süleyman Askeri Bey 24 Mayıs 1915-31 Ekim 1918 yılları arasında Ali Bey Başhampa ve 5 Aralık 1918 e kadar Hüsamettin Ertürk yapmıştır.Fakat Hüsamettin Ertürk teşkilatın her döneminde çok etkili bir isim olmuştur.

 Politikası

İttihat Terakki’nin İslamcı ve Türkçü politikası Teşkilât-ı Mahsusa’ nın da temelini oluşturmuştur. Hatta Teşkilât-ı Mahsusa İttihat ve Terakki’nin Pan-İslamizm ve Pan-Türkizm politikalarının somut örneklerinden biridir. Kuruluş amacında İslam devletlerinin büyük bir tehdit ve baskı altında olduğunu belirten kurum, Şarklıların birleşmesi ile bitmez ve yıkılmaz bir kale haline dönüşeceğini belirtiyordu. Şarklılar ittifak ederse Garplıların planları tehlike altında kalacaktı ve bunun için Teşkilât-ı Mahsusa gibi bir kuruma ihtiyaç olduğuna değiniliyordu.

Teşkilât-ı Mahsusa I.Dünya Savaşı’nda oldukça geniş bir cephede faaliyet göstermiştir. Doğu Anadolu ve Kafkasya’ya Afrika içlerine, Hindistan’ a, Türkistan’ a, Rusya içlerine kadar bu teşkilat tarafından ajanlar gönderilmiştir. Teşkilât-ı Mahsusa’ ya yöneltilen eleştirilerin başında da bu kadar geniş bölgeye yayılarak boyundan büyük işlere kalkıştığı gelir. Devrin seçkin ve aydın subaylarını içinde barındıran teşkilat I.Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilmesi ile lağvedilmiştir. Fakat bilinen gerçeğe göre teşkilatın faaliyetleri gayri resmi devam etmiştir. Mit kayıtlarına göre; Mütareke’ den az sonra 5 Aralık 1918 tarihinde, Teşkilât’ ın başına getirilecek olan Hüsamettin Ertürk, İttihad ve Terakki’nin üst düzey yöneticilerinin İstanbul’u terketmelerinden birkaç gün önce Enver Paşa’nın Kuruçeşme’deki yalısında gerçekleştiğini belirttiği bir görüşmede, Enver Paşa’nın konuya ilişkin talimatını şöyle nakletmektedir:
“Şimdiye kadar vekâleten bakmakta olduğun Teşkilât-ı Mahsusa’ya bundan sonra riyâset edeceksiniz. Teşkilât-ı Mahsusa’ yı resmen lağvedeceksiniz, fakat hakikatte bu teşkilât asla ortadan kalkmayacaktır. Teşkilât-ı Mahsusa’ nın bundan sonraki ismi “Umûm Âlem-i İslâm İhtilâl Teşkilâtı” olacaktır.

 Teşkilatın Mustafa Kemal ile ilişkisi

Teşkilât-ı Mahsusa hakkında 1963 yılında tez yazan Philip H. Stoddard’ ın Eşref Kuşçubaşı’ ndan aldığı teşkilat listesinde de görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in de teşkilatla ilişkisi olmuştu. Mustafa Kemal’in teşkilatla ilişkisi Trablusgarp Savaşı’nda mahalli milisleri örgütlemekle başlamıştı. Mustafa Kemal daha sonra Enver Paşa ile olan ihtilafı nedeniyle teşkilata biraz mesafeli durmayı tercih ediyor. Orhan Koloğlu’nun belirttiğine göre de Enver Paşa Trablusgarp’ta Bedevi Araplarla bir İslam imparatorluğu kurabileceğini raporlarına yazarken Mustafa Kemal dönemin genelkurmayına bedevilerle hiç bir iş yapılamayacağına dair bir rapor gönderiyordu. O dönemde teşkilat henüz kurulmamasına rağmen fiili olarak görev yapıyordu.

  Milli Mücadele’ye katkısı

Teşkilat kapandıktan sonra çalışmalarına Anadolu’ya silah ve asker geçirerek devam etmiştir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da oluşturulan Kuva-yi Milliye ve Müdafaa-i Hukuk gruplarının önde gelen liderlerinin hemen hepsinin Teşkilât-ı Mahsusa üyesi olduğu bilinmektedir. Mustafa Kemal’in faaliyet ve kongrelerine destek veren teşkilat Milli Mücadeleye büyük katkılarda bulunmuştur.