5 Ocak 2017 Perşembe

Medyada Tekelleşme

Tekel ya da monopol, genel anlamıyla ekonomik bir terim olarak, bir pazarda belirli bir ürün için üretici ya da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulunması durumudur. Bir monopol, rakip firmaların daha düşük fiyat koyması korkusu olmadan kendi fiyatını belirleme gücüne sahiptir.
Bu tanımdan yola çıkıldığında medya da bir tekelleşmeden söz edilemez. Tekelleşmenin medya alanındaki karşılığı gerçekte oligopolleşmedir.  Oligopolü en basit tanımı ile “ az sayıda satıcıdan ya da üreticiden oluşan gruplar” olarak ifade edebiliriz. Tahmin edilebileceği gibi oligopoller piyasayı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirerek daha fazla kar etmeyi ve yanı sıra piyasadaki küçük ölçekli rakiplerin yok olmasını hedefler. Yani toplumun değil, kendi gruplarının çıkarlarına hizmet ettiği için olumsuzluk içeren bir kavramdır.
Bu ekonomi terimini medya için kullandığımızda olumsuzluk daha da vahim boyutlara ulaşmaktadır. Çünkü medya oligopolü, ticari ekonomik boyutlarının yanı sıra sosyal açıdan da son derece etkili bir oluşumdur. Toplumu yönlendirecek ve hatta manipüle edebilecek olanaklara sahiptir.
Örneğin; bir medya oligopolü, sahip olduğu mal ya da hizmet üreten şirketinin dolaylı dolaysız reklamını yapabilir, rakip şirketlerin ürünlerinin olumsuz yanlarını ön plana çıkararak kendi şirketine avantaj sağlayabilir. Daha da önemlisi, yine kendi çıkarları doğrultusunda sosyal ve siyasal alanlarda kamuoyu oluşturabilir. En basit örneği; bir siyasi partiyi destekler, desteklediği siyasi partinin rakiplerini zımni ya da açık eleştirebilir ve böylelikle ülkenin siyasetinin oluşmasında rol oynayabilirler.

Oligopolleşmenin Sonuçları

1.   Çoğulcu düşünce ortamını engeller: Nasıl otoriter ve totaliter rejimlerde tek merkeze dayalı yayın,tek yönlü bir felsefeyi kitlelere aktarıp, onları tek yönlü düşünceye itiyorsa, oligopoller de bunun yerini sınırlı birkaç merkez alarak, benzer bir işlevi üstlenirler.
2.   Belli bir baskı grubunu, siyası partiyi ya da sivil toplum kuruluşunu  destekleyip, kamuoyunun öznel bir biçimde oluşmasını sağlayarak toplumsal yapıya müdahale edebilirler.
3.   Sektördeki istihdamı olumsuz etkiler: Sahip oldukları güçlü ekonomik yapı sayesinde teknolojiyi yenileyerek, çalışan sayısını azaltırlar. Satın alarak bünyelerine kattıkları medya kuruluşları için ortak haber havuzu oluşturarak muhabir sayısını azaltırlar.
4.   Çalışanların ücret kaybına uğramasını sonuçlar: Öncelikle sendikal örgütlenmeyi ortadan kaldırarak iş güvencesi ve ekonomik koşullarını sınırlar. Birkaç oligopolün elinde toplanan istihdam olanağı, çalışanların ekonomik taleplerinin karşılanmasında olumsuz sonuçlara neden olur.
5.   Her yayın organında üst kademe yazar oluşumuna yol açar: Kamuoyunu çıkarları doğrultusunda oluşturmak için sektörde tanınan isimleri yüksek ücretlerle istihdam eder ve bunun karşılığında öngördükleri tarzda yazmaları sağlanır. Aynı doğrultuda sektör dışından ünlü kişiler ya da kanaat önderleri de bu amaç için kullanılır. Ayrıca söz konusu üst kademe yazarlar siyasi otorite ile, iktidar ile iletişim kurarak oligopolün hükümetlerden maddi ve manevi destek almalarına yardımcı olurlar.
6.   Medya dışı sermayenin medyayı ağırlıklı biçimde kontrol ettiği bir ortamı sonuçlar.
7.   Oligopolleşmenin belli bir düzeye ulaşması, çok uluslu büyük sermayenin iştahını kabartacak ve ulusal medyanın uluslararası sermayenin kontrolüne geçmesi süreci başlayacaktır.

Kimi teorisyenler oligopolleşmenin olumlu yanlarının da bulunduğunu savunmaktadırlar.

1.   Sermaye artışı sağladığı için modern, gelişmiş teknolojilerin transferleri gerçekleşebilir.
2.   Ekonomik yönden güçlenen medyanın, daha nitelikli personel istihdam etmesi olanağı ortaya çıkabilir.
3.   Dağıtımın gelişmesi ve yayınların daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak yatırımların yapılması ile toplumsal gelişme ve bilinçlenmeye katkı sağlanabilir.

4.   Güçlenen medya, siyasal baskılara karşı daha dirençli hale gelebilir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder