1 Ocak 2017 Pazar

SOVYET-TOTALİTER MEDYA KURAMI

Sibert, Peterson ve Schramm’ın 1956 baskılı “Four Theories of the Press” (Basının Dört Kuramı) adlı kitabı, soğuk savaş yıllarında yüzbinlerce basılmış ve dünyanın dört bir yanına dağıtılan kitabın yazıldığı dönemin koşullarına göre içerdiği bir kuramda Sovyet- Totaliter Medya Kuramıdır. Kitabın ilk baskısının yapıldığı soğuk savaş yıllarında tanımlanan dördüncü kuram olan Sovyet-Totatiler Kuram’ a göre basının asıl amacı Sovyet sisteminin devamlılığına ve başarısına katkıda bulunmaktır.

Genel olarak basın, devlet tarafından yönetilmeli ve kontrol edilmelidir. Devletin bir kolu olarak devleti ileri götürmek için basının varlığından söz edilebilmelidir.(Erkan Yüksel)

Zamanında İtalyanlar ve Naziler tarafından uygulanmasına rağmen SSCB’de geliştirilmiştir.

Medya, kültür ve ideoloji üreten bir araç olarak toplumda, egemen sınıfın dünya görüşü uyarınca düşünceyi aktaracağı ve bunun diğer kurumlarca üretilen ve aktarılan bilgi ya da ideoloji ile genel bir uyum içinde olacağı, Marksist düşüncenin bütününe uyumlu bir yaklaşımdır. Kuramın temel varsayımları çerçevesinde sansürün kabul edildiği ve devlete karşı işlenen suçlardan dolayı basın mensuplarının cezai sorumluluk taşımaları meşru görülmektedir. Sosyalist devlet anlayışında sınıf ve iktidar kavramları ayrı konumlanmıştır. Devlet iktidarı belirlemekte, iktidar ise, temel üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan işçi sınıfın tekelindedir. Temel üretim araçları ise kamusal mülkiyet altındadır. Ekonomik yaşam herkesin uyması gereken merkezi bir yapıya bağlıdır. Siyasal yaşam ise, Komünist Parti’nin düzenlemesi altındadır. Devletin resmi ideolojisi olan tarihsel maddecilik ve diyalektik maddecilik gerektiğinde zor kullanmayı meşru saymıştır.
Başarıya katkıda bulunmak, özellikle parti diktatörlüğünü ve Sovyet Sosyalist sistemini geliştirmek amaçlanmıştır.

- Sadık ve Ortodoks parti üyeleri medyayı kullanma hakkı edinen kişiler olmuşlardır.
- Medya; devletin gözetimi ve ekonomik politik gelişimi ile kontrol ediliyor.
- Taktiklerden ayırt edilen parti hedeflerinin eleştirilmesi yasaklanmıştır.
- Kamusaldır.
- Devlet malı olan ve yakından kontrol edilen medya sadece devletin otoritesi olarak vardır.
- Siyasal ve kültürel alanda alıcılardan daha çok egemen güçlerin hoşuna gidecek yayınlar yapmak, -otoriteci gücün kontrolündeki medyanın asıl hedefidir.

Kitle iletişim araçlarına özellikle kültürel alanda belirli rol, işlev sorumluluk düşmektedir. Otoriter rejimin izin verdiği çerçevede halkın norm ve değerlerini, gerçeklik anlayışını hayat tarzını yönlendirmek medyanın en önemli işlevlerinden birisidir.
            
            Bu kurama göre Sovyet Komünist Teorisi altında devlet sahibi olduğu kitle iletişim araçlarını doğrudan kontrol eder. Sovyetler Birliği dönemindeki medyaya atfen nitelendirilen kuramda Medyanın temel amacı, hükümetin propaganda aracı olarak hareket etmektir. Medya aslında hükümet için çalışır. Otoriter kuramın dahi daha baskıcı halidir. Devlet politikalarının ve sisteminin doğru olduğu dikte ettirilir. Bunun dışına çıkanlar cezalandırılır. Hükümetin istediği kişileri veya kurumları eleştirir, karalama kampanyası yürütür, övdüğü insanları över. Ruslar, Birlik döneminde halkı yönlendirmeyi, gerçekleri yönetimin çıkarlarına uygun yansıtmayı, en önemlisi de komünizmin yaşamasını Komünist Parti Merkez Komitesi'nin resmi yayın organı olan Pravda gazetesiyle yaptı. Rusya’nın hala Pravda sistemini sürdürdüğünü söyleyebiliriz.

PRAVDA

SSCB öncesi
Gazete ilk kez 1908'de Lev Troçki yönetiminde Viyana'da basılmaya başlanarak, kaçak yollardan Rusya'ya sokuluyordu. 1912'de Petersburg'da gizli bir gazete olarak yayımlanmaya devam edildi. Çarlık rejiminin polis örgütü tarafından sürekli olarak kapatılan gazete, her defasında başka bir adla yeniden çıktı.
            Pravda gazetesi baskılar nedeniyle birkaç kez adını değiştirmek zorunda kalmış, Listok Pravdi (Gerçek Yaprağı), Proletari (Proleter), Raboçi (İşçi) ve Raboçi Put (İşçi Yolu) adları altında yayınlanmıştır. Toplam 46 sayısı çıkaran ve LeninStalin ve diğer Bolşeviklerin makalelerine yer veren Raboçi Put gazetesi, 24 Ekim 1917’de Geçici Hükümet tarafından kapatılmıştır. Aynı gün gazetenin 44.cü sayısı, hükümetin devrilmesi gerektiği manşetiyle çıkmıştır. Ardından Ekim Devrimi'nden sonra eski ismi olan Pravda olarak tekrar yayınlandı ve sonrasında, 1918'de, iktidarı alan Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin resmi yayın organı haline geldi.

SSCB Dönemi

            SSCB'nin dağılmasına değin ülkenin en önemli resmi gazetesi, haber ve eğitim organı olan Pravda, bilim, ekonomi, kültür ve edebiyat konularında, ideolojik yorumlar ve makaleler yayımlıyordu. Ayrıca okur mektuplarına ve onları komünist kuram ve programlar konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan yazılara yer veriyordu. Uluslararası ilişkilerle ilgili haber ve yorumlar, Sovyet dış politikasının sesi durumundaki sesi durumundaki İzvestiya gazetesinde yer aldığından, Pravda'daki dış haberler genellikle yabancı ülkelerdeki iç gelişmelerle sınırlıydı. Az sayıda fotoğraf kullanan Pravda sayfa düzeni ve tipografisiyle de SSCB komünist partisini temsil eden bir yayın organıydı. Ayrıca uluslararası basında yer alan haberler, sansürlü olarak yayımlanırdı. Pravda'da yayımlanan başyazılardan çoğu, rejimin ve komünist partinin resmi söylemleri olduğundan öteki Sovyet gazetelerinde de yayımlanırdı.

Bir başka deyişle basın sadece propaganda ve tanıtım yapan organ olarak kullanılmıştır. Halkı doğrudan ilgilendiren fakat devlet için zafiyet oluşturacak haberlerin yayını engellenir. (Örneğin Çernobil faciası)
Kuramın temel varsayımları çerçevesinde sansürün kabul edildiği ve devlete karşı işlenen suçlardan dolayı basın mensuplarının cezai sorumluluk taşımaları meşru görülmektedir.(Mithat Şahin)
Basın üzerindeki sıkı devlet kontrolü, basın özgürlüğünün hiç tanınmadığı bir basın rejimi anlamına gelir. Sansür, en katı haliyle diğer SSCB ülkelerinde uygulanırdı.
Mihail Gorbaçov’un başlattığı Perestroyka ve Glasnost reformları itici güç olarak basını harekete geçirdi. Bu dönemde Sovyet ordusunda görevini yerine getirirken hayatını kaybeden askerler, Aral Gölünün kuruması sonucunda ortaya çıkan ekolojik ve beşeri sorunlar, Sovyet yönetim biçimini eleştiren yazılar yazılmaya başlamıştır. Sovyetler Birliğinin zayıflaması ve sonunda dağılmasıyla kuram geçerliliğini yitirmiştir. Tabi zamanla bu kuram sadece komünist sistem altındaki medyayı değil, demokratik alanlarda meydana kötü uygulamaları vurgulamak içinde kullanılmıştır.
Teknik olarak şu an hiçbir ülke medyası tamamen Sovyet Totaliter Kuram etkisi altında değildir. Ancak bazı ülkelerin medya sistemi Sovyet komünist medya sistemine yakın özellikler taşımaktadır. Buna günümüzde en yakın örnek Kuzey Kore olarak gösterilebilir. Çin ve Küba’da yakın örneklerdir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder